KİTAP ADI: MOR
SALKIMLI EV
YAZARI: HALİDE EDİP
ADIVAR
TÜRÜ: ANI
YAYINEVİ: CAN
YAYINLARI
BASIM TARİHİ: 2011
SAYFA SAYISI: 343
Mor Salkımlı Ev, yazarımızın
çocukluğundan başlayarak 36
yaşına, başka bir
deyişle 1918 tarihine kadar olan
zaman dilimini, hatıratın ikinci
cildi olan Türkün
ateşle İmtihanı ise,
1918_1923 yıllarını kapsamaktadır.
Kitabın ilk sayfalarında,
yazar kendisinden üçüncü
tekil şahıs olarak
bahsederken, bilinçli olarak
hatırlamaya başladığı anılarını
ise, kendisi olarak
anlatmaya devam etmiştir.
Çocukluk
anılarında sadece mor
salkımlı ev ve annesi
yer alır. Küçük yaşta
annesini verem sebebiyle
kaybeden yazarımız, cenazede
gördüğü safran rengi
örtüyü hayatının hiç
bir anında unutamayacak
ve o renk,
Halide Edip’in gözünde
hep kederi betimleyecektir.
Yaşamını Eyüp Sultan’lı, dinine
bağlı bir mevlevi olan
anneannesi Nakiye hanım
ve kızını batı
kültürüyle yetiştirmek isteyen,
sarayda görevli
babası Edip bey arasında
geçirmek, onun batı
ve doğu sentezini birarada
özümsemesine ve hiç zorlanmadan
birbiriyle harmanlamasına sebep
olmuştur. Edip bey
Halideyi ingilizlerin o
koyu disiplini altında
yetiştirmeye o kadar
kararlıdır ki, küçük
kızın kıyafetlerini, okulunu,
hatta beslenmesini bu
yönde oluşturarak, çocuğa
şekerleme yemeyi dahi
yasaklamıştır bir müddet.
Bu durum, elbette ki
bir çocuk için en
büyük eziyetlerden biridir
ve küçük kızı
pek sıkıntılı halde bırakmıştır.
Halide’nin, anneannesi
ve babasının dışında,
hayatında önemli rolü
olan kişilerden birisi de,
“Saraylı teyze” diye
hitab ettiği uzak akrabadan
bir hanımdır ki,
küçük kızın okumaya
olan düşkünlüğü, bu
kadıncağızın kendisine verdiği
Afrika Seyahatnamesi
adlı kitapla başlayacak
ve gitgide onu sarıp
sarmalayan, vazgeçemediği bir
tutkuya dönüşecektir.
Halidecik o
vakitler bunun farkına
varamasa da, ona o rengarenk şekerlemelerden tadamamanın
hayalkırıklığını unutturup, düşlerini
bambaşka renkli
diyarlara sürükleyen bu
kitabı çok sevmiştir.
Babası ikinci kez
evlenince, yazarımız yeni
ailesiyle birlikte başka
bir eve taşınsa
da, geçirdiği bir
rahatsızlık sonucu, doktor
tavsiyesiyle tekrar mor
salkımlı eve dönecek
ve bu ev
hep yaptığı gibi
yine tedavi edecektir
onu.
O evde
yaşadıkları, tasasız geçen
çocukluk günleri, okula
başlama merasimi,
etrafindaki insanlar, neşe içinde
geçirilen ramazanlar, bayram
günleri, hiçbiri peşini
yaşamı boyunca bırakmayacak,
ruhunu hep etkilemeye
devam edecek, ilerlemiş
yaşında bile rüyalarını
süsleyeceklerdir.
Dayısı ve dedesini
ardarda kaybedince, mor
salkımlı evden ayrılma
vakti gelir onlar
için ve Üsküdar’a
taşınırlar. Bir süre
sonra Edip bey,
Halide’nin saraylı teyzesiyle
evlenmeye karar verir.
Birbirine rakip
iki kadının, tarihin
hiç bir döneminde aynı
çatı altında yaşayamayacakları gerçeği, saraylı
teyzeyle, üvey anne için
de geçerlidir elbette. Halide
üvey annesi ve
kardeşleriyle tekrar döner
doğruğu eve. Mor
salkımlı ev bu küçük kızdan
ayrılmaya dayanamamıştır belliki!
Yazarımız artık on beş
yaşında bir kolej
öğrencisidir. Kolej anıları
da yer alır kitapta
bol bol. Ve nihayet, Halide
Edip 1901’de kolej
mezunu olan ilk
türk kızı ünvanına
kavuşur haklı bir
gururla.
Okulunu bitirir bitirmez,
kolejdeyken ona ders
veren Salih Zeki
ile evlenir ve iki
oğlu olur.
Birinci
Meşrutiyetin ilanından sonra,
Tanin gazetesinde yazdığı
kadın haklarıyla ilgili
yazılarından dolayı ölüm
tehditleri almaya başlayınca Mısır’a
gitmek zorunda kalır.
Bu olay ne
yazık ki, bir insanın fikirlerinden
dolayı ülkesini terketmek
zorunda kalışının ne ilk, ne
de son örneği
olacaktır.
1909 yılında tekrar
İstanbul’a dönüp, Seviye
Talip adlı romanını
yazar. Onu
Heyula ve Raik’in
annesi isimli eserleri
takip eder. Milliyetcilik
fikirlerinden etkilendiği 1910-1912
yıllarında Türk Ocağına
girer.
Özel hayatında da sorunlar yaşamaktadır.
Kendi üstüne yeniden evlenmek isteyen
kocasından ayrılır. Bu,
o dönemler için
büyük bir cesaret
örneğidir. Bu arada
anneannesini de kaybeden
Halide Edip, hocaları
ve arkadaşlarıyla birlikte
vakıf okulları ve
Balkan savaşının sona
ermesinden sonra da, otuz
yataklı bir hastane
kurarak, buralarda öğretmen
ve hastabakıcı olarak
çalışır.
1. Dünya
savaşının başlaması, her
zaman savaşa karşı
bir tavır benimseyen
Halide Edipi hayli
yıpratmıştır. Arap ülkelerine
giderek eğitimle ilgili
araştırmalar yapar bir
müddet. 1917 yılında
ikinci eşi Adnan
Adıvar ile evlenir.
Artık onu zorlu
bir milli mücadele
beklemektedir.
Mor Salkımlı Evi
sadece bir anı
kitabı olarak ele almak
doğru değil. 1.
Meşrutiyet, Balkan savaşı,
imparatorluğun son dönemleri, 1. Dünya
savaşı, milli mücadele gibi
tarihimizin en önemli
olaylarını bir kadının
gözlerinden ve ışıklar
saçan satırlarından takip
etme şansını sunuyor
bizlere bu kitap.
Yahya Kemal, Ziya
Gökalp, Fuat Köprülü,
Talat paşa, Ömer
Seyfettin ve daha
bir çok devlet ve
sanat şahsiyetlerine ait
küçük anektodlarla karşılaştırıveriyor bizleri
hiç ummadığımız bir
yerlerde.
Sadece bir yazar
olarak adını duyduğumuz
Halide Edip’i naif
bir çocuk, öğrenmeye
meraklı bir genç
kız, okuma ve
yazma sevdasıyla dolu
bir genç kadın, iddialı
bir yazar, cesur
bir kadın hakları
savunucusu, sevgi dolu
bir anne, kişilik
sahibi bir eş, gayretli
bir öğretmen, şefkatli
bir hastabakıcı, hararetli
bir vatansever, ilkeli
bir aydın, ülkesinin
kadınlarına gelişmeleri konusunda
liderlik eden bir
kahraman, ateşli bir
konuşmacı ve milli mücadelenin
cefakar neferlerinden biri
olarak çıkarıyor karşımıza.
En önemlisi de,
bu ülkenin hangi
şartlardan çıktığını, ne
zorluklara katlanıldığını, özellikle
kadınlarımız için verilen
mücadeleyi anlatıyor.
İşte en çok
da bu sebeple,
haklarımıza sahip çıkıp
kıymetini bilmek, onları
daha iyi öğrenmek
ve gerektiğinde kullanmaktan
çekinmemek için, Halide
Edip’in göze aldıklarını
yüreğimizde duyumsayabilmek için,
onun anılarını okuyalım.
Aytül Bingöl
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder