30 Ekim 2012 Salı

EGO


KİTAP ADI :  EGO  (ANTHEM)

YAZAR : AYN  RAND

TÜRÜ : ROMAN

YAYINEVİ : PLATO

YAYIN  TARİHİ : 2003

ÇEVİRİ : ŞERİF YILDIZ

SAYFA SAYISI : 65

 

 

Ayn  Rand’ın  Ego  isimli  romanı  ilk  kez  1938  yılında  yayınlanmıştır.  Ego  bir  bilimkurgu  ve  aynı zamanda da  felsefe  romanıdır. 

Gelecek  zamanda  geçen  eserde,  Eşitlik  7_2521’in  hayatı  kendi  ağzından  anlatılır.  Oldukça  ilginç  gelir  okuyucuya  kahramanımızın  adı.  Hiç  bir  anlamı  olmayan  bu   isim,  sadece  rakamlardan  oluşmaktadır.  Çünkü  Eşitlik  7_2521  totaliter  bir  sistemde  yaşamaktadır  ve  bu  düzende  bireysellik  kavramı  tamamen  yok  edilmiştir.  Bu  sebeple  genç  kahramaınımız  kendisinden  sürekli  olarak  “Biz”  diye  bahsetmektedir.  Sistem  bunu  öğretmiştir  onlara.  Duygularını,  hayal kurma ihtiyaçlarını, ümit etme becerilerini  ellerinden  almış,  insanları, düşünmeyen,  gülmeyen,  sevmeyen, sorgulamayan  birer  makine  haline  getirmiştir.  Onlar  artık  numaralanmış,  sistemin  elinde  robotlaşmış,  sadece  nefes  alan  ve çalışan canlılardır. 

Genç  kahramanımız  Eşitlik 7_2521  de  diğerler  gibi,  beş  yaşına  gelene  kadar  bebek  evinde büyümüştür.  Birbirinin  aynı  yataklarda yatmış,  ne annelerini,  ne  babalarını  tanımışlardır.  Onlar  aşk  çocuğu da  olamamışlardır  ve  aşkı  hiç  bilemeyecek,  kokusunu  hiç  duyamayacaklardır  ömürleri  boyunca.   Kurallar  gereği  onsekiz   yaşına  gelen  her  genç  kız  ve  yirmi  yaşını  bitiren  her  delikanlı  senede  bir  kez  Birleşme  Sarayında  biraraya  getirilip,  İnsan  Irkını  İslah  Meclisi  tarafından  kendileri  için  seçilen  kişilerle  birlikte  olurlar.  Sonra  yeni  bebekler  doğar   ama  anne  babalar  asla  kendi  çocuklarını  görmezler.  Zaten   kadınlarla  erkeklerin   senede  bir  gün  dışında  birbirlerini  düşünmeleri  de  suçtur.

Çocuklar  beş  yaşında  Öğrenciler  Evine  gönderilir,  on beş  yaşına  kadar orada  eğitilirler.  Ve  Meslekler  Meclisinin  onlara  uygun  gördüğü  işlerde  çalışarak  geçirirler  hayatlarını.  Ne    yapmak  istediğini  aklından  geçirmek  büyük  suçtur. 

   Gelgelelim  Eşitlik  7_2521  farklıdır  diğerlerinden.  Sistemin  onlara  yasakladığı  ne  varsa  yapmak  için   dayanılmaz  arzular  vardır yüreğinde  her  daim.  Meraklı,  öğrenmeye  sonsuz  bir  heves  duyan,  düşünen,  hayalleri  olan  bir  genç  adamdır.  Alim  olmak  istemiştir  hep  ama  Meslekler  Meclisi  onun  sokak  süpürcülüğü  yapmasına  karar  verir.  “ Bütün  insanların  ortak  arzularından  başka  bir  arzu  olamaz.  Bütün  insanlar  birdir.”  Sistem  devamlı  surette  bunu  empoze  etmektedir onlara.

   Eşitlik  7_2521  dört  senesini  Sokak  Süpürcüleri  Evi’nde  geçirir.  Ama  ne  öğrenme  isteğinden,  ne  merakından, ne  de  hayallerinden  vazgeçemez.  Tüm  bunların  suç  olduğunu  bilse  de  vazgeçemez.  Sonunda  lanetlenmiş  olduğuna  hükmeder.  Diğer  kardeşleri  gibi değildir  o. 

Sokakları  süpürürken,  özellikle  de  Alimler  Evi’nin  avlusunda  ne  bulursa,  gizlice  alıp  saklar.  Bir  gün  tesadüfen  rastladığı  ve  yasak  olduğunu  bildiği  halde  açarak  aşağıya  indiği  bir  mazgalın  sayesinde  bir  tünel  keşfeder.  Böylece  bulduğu  her  fırsatta,  gizlice  bu  tünele  gidip,  kendi  kendine  çalışmalar  yapmaya  başlar.

Genç  kahramanımız  bir  gün  yine  süpürürken  sokakları,  güneşin  dışında da  altın  ışıkların  varlığını  farkeder,  tıpkı  güneş  ışınları  kadar  pırıltılı  saçları  olan  bir  kızla  karşılaştığında.  Çoğu  şey  gibi  kadınlarla  erkeklerin  konuşması  da  yasaktır  ama  o lanetlidir  doğuştan  ve  bu yasağa  da  aldırış  etmez.  Bulur  bir  yol  kızla  konuşmak  için.  Hürriyet  5_3000  olan  bu  kıza  yeni  bir  isim  takar; Altın  kız. 

Ne  kadar  engel  olsa da,  birbirine  yakın  iki  ruhun  karşılaşması  kaçınılmazdır.  Altın  kız da,  tıpkı  kahramanımız   gibi  cesurdur.  Ve  bu  korkusuz  gençler,  daha  önce  hiç  tanımdaıkları  hislerle  tanışırlar  birlikte.  Gerçek  aşk,  en  fazla  cesarete  muhtaç  olan  duygulardan  biridir.   İşin  tuhafı,  bu  en çok   cesarete  ihtiyacı  olan  aşk,  kendisine  esir  olanlara  bol  bol  cesaret  dağıtır.  İşte  aşkın  bu  cesaretinden  güç  alan  Eşitlik  7_2521  müthiş  bir  icada  imza  atar.  Öyle  bir  icattır ki  bu,  belki  de  hayatlarında  büyük  değişiklikler  yapacaktır.  Gururla,  bu  icadını  Dünya  Alimler  Meclisinin  toplantısında  anlatmaya  karar  verir.  Ama  ne  yazık  ki  umduğu  tepkiyi  alamaz.  Tam  tersine  Alimler  Meclisi  onu  cezalandırmaya  hazırlanmaktadır.  Çünkü  genç  kahramanımız  kuralları  çiğnemiştir.  Düşünmüş,  merak  etmiş,  öğrenmiş,  araştırmış,  en  büyük  suçu  işlemiştir.

Hakkında  konuşulması,  soru  sorulması  ve  hatta  düşünülmesi  bile  yasak  olan  eski  dönemlerden  kalma  Meçhul  Orman’a  kaçar  Eşitlik 7_2521. Ormanın  derinliklerine  doğru  yürür  günlerce.  Kaçabildiği  kadar  uzaklara  kaçmak  istemektedir.  Yolu  bir  ırmağa  düştüğünde,  suda  ilk defa  kendi  aksini  görür.  Onların  dünyasındaki  yasaklardan  birisi de  aynalardır.  Bu  yüzdendir ki,  diğer  kardeşleri  gibi,  kahramanımız  da  kendisini  bir  kez  bile  görebilmiş  değildir  o  güne  dek.  Şaşkınlıkla  bakar  yüzüne  uzunca  bir  süre.  Bu  ormanda  geçirdiği  günler  zarfında,  kendi  kendine  yaşayabileceğini  anlar.  Günlerden  bir  gün  karşısında   Altın  kızı  bulur  ansızın.  Aşkın  amansız  cesareti  genç  kızı  sevdiğinin  yanına  getirmiştir.  Artık  birlikte  mücadele  edip,  kendilerine  yepyeni,  özgür  bir  hayat  kuracaklardır.  Günler  ve  geceler  sonra  güzel  bir  eve  ulaşırlar.  Onlardan  önceki  uygarlıklardan  kalma,  ancak  bir  kaç  kişinin yaşayabileceği  şekilde  tasarlanmış  olan  bu  ev,  iki  gence   çok  ilginç  gelir.  Çünkü  onlar  toplu  yaşanan  bir  sistemin  ürünleridirler.  Eve  yerleşirler,  tamamen  farklı  bir  hayata  başlarlar.  Evde  o  ana  dek  hiç  görmedikleri  eşyalar,  kendi  tek  tip  elbiselerine  hiç  benzemeyen,   çeşit  çeşit  kıyafetler,  yüzlerce  kitap  beklemektedir  ikisini  de.  Çok  çabuk  uyum  sağladıkları  bu  yaşam  biçimi,  şimdiye  kadar  hiç  tatmadıkları  bambaşka   lezzetler  barındırmaktadır  içinde.  Özgürlük,  mutluluk  ve  en  önemlisi  de  “ben”  diyebilmenin  derin  hazzı.

Ayn  Rand   geçtiğimiz  yüzyılın  en  önemli  filozoflarından  birisidir.  Şimdiye  kadar  satılan  Ayn  Rand  romanlarının  toplamı  yirmi  milyondan  fazladır.  Yazarın  Atlas  Vazgeçti  adlı  romanı,  Amerika  Birleşik  Devletlerinde  en  fazla  okunan  kitaplar  listesinde  birinci  sıradadaır.  Ayn  Rand  rus  asıllı  olmasına  rağmen, 1926 da  Amerika’ya  gitmiş  ve  amerikalı  bir  aktörle  evlenerek  orada  yaşamını  sürdürmüştür.  Rand’ın  kitaplarında  sözettiği  insana bakış  açısı  ve yaşam  felsefesi,  bir  çok  okuruna  yol  gösterici  olmuştur.  Roman  kahramanları  aracılığıyla,  insanlara  rasyonel  bir  yaşam  tarzını  benimsemeleri  yönünde  telkinlerde  bulunduğu  romanları,  bireyselciliğin  övgüsü  niteliğini  taşımıştır  her  zaman.

Bu  düşüncesinin  doruğa  çıktığı  romanlarından bir  olan  Ego’da,  insanların  hem  kendilerinin,  hem  de  toplumun  onlara  dayattığı  kuralları yıkııp,  bireysellik  çerçevesinde,  tercihleri  kendilerinin  yaptığı   özgür  bir  hayatı  seçmeleri  gerekliliğini  vurgulamıştır.  Gerçekten  de,   “Biz”  değil,   “Ben”  demenin,  özgürlüğün,  hayalleri  kovalamanın,  kurallara  karşı  gelmenin,  kişisel  mutluluğun  tadını çıkararak  yaşamanın  değerini  insanların  kavraması,  büyük  bir  olasılıkla  keyifli  bir  yaşamın  kapılarını  açacaktır  sonuna  dek  ve  o  kapının  üzerinde  büyülü  bir  anahtar  olacaktır.

Aytül   Bingöl

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder