18 Eylül 2012 Salı

KUTSAL YÜREK


   KUTSAL   YÜREK

Yönetmen : Ferzan Ozpetek
Senaryo : Ferzan Ozpetek, Gianni Romoli
Oyuncular : Barbora Bobulova, Andrea Di Stefano, Lisa Gastoni, Massimo Poggio, Camille Dugay Comencini
Orijinal Adı : Cuore Sacro
yapımcımcı Firma : Warner Bros
Yapım Yılı : 2005
Yapım Ülkesi : İtalya
Orijinal Dili : İtalyanca
Filmin Süresi : 120 dakika
Resmi Sitesi :
http://www.cuoresacro.com/
Dağıtıcı Firma : AFS Film
Vizyon Tarihi : 25.11.2005




En  sevdiğim  yönetmen  olan  Ferzan  Özpeteğin,  bazı  eleştirmenlerce  Cahil  Perilerden  sonra  en  iyi  ikinci  filmi  olarak  gösterilen  ama  bana  göre  ilk  sırada  yer  alan  Kutsal  Yürek, başlar başlamz   alıveriyor  kalbinizi  avuçları  içine,  film  boyunca  örseliyor,  hırpalıyor  sonra  da  iyileştiriveriyor  tekrar.  Neden  bu  dünyadayız  sorusuna  cevap  ararken,  diğer  yandan  da  iyi  ve  kötü  kavramlarını  irdeliyor.  İnsan  olabilmenin  anlamını  sorguluyor.

Ferzan  Özpetek  filmlerinin  müzikleri  her  daim  başlı  başına  bir  dinleti  şölenidir.  Daha  önce  dinleyip  de hoşlanmadığınız  şarkılar bile,  o  peri  masalını  andıran  sahneler  eşliğinde  bir başka  gelir  kulaklarınıza.

Film  zengin  bir  aileye mensup,  başarılı  işkadını  İrene  ile  çıkar  karşımıza.  Acımasız  halasıyla  birlikte,  dedesinin  kurduğu  holdingi  yöneten  bu  genç  kadın, milyarder  ailesinin  ona  sunduğu  hayatı  yaşarken,  kendi  kendine  mutlu  olup  olmadığını  bile  düşünmeden,    yaşamının  katı  kurallarıyla  boğuşmakta,  zalim  çarklarının  arasında  dönüp  durmaktadır.

Bu  zengin  aileye  sahip  oldukları  mal  mülk  yetmemiş  olacak ki,  İrene’ye  çoukluğundan  beri  hiç  görmediği  soprano  olan  annesi  Andrea’dan  kalan  evi  yıktırıp,  stüdyo  daireler  yaptırmaya  karar  verirler. 

Irene   evi  gezerken,  Andrea’nın  emektar  uşağından  onun  hayat  felsefesini  dinler,  gizli  dünyasına  adım  atar  ve  annesinin  sıradışı  biri  olduğunu  farkeder.  Genç  kadın  o  evde   kendisininkine  hiç  benzemeyen  bambaşka  bir  yaşam  bulur. Seyirci   Ferzan  Özpetek  filmlerindeki   peri  masalı  izlerini,  Kutsal  Yürekde   Andreanın  dünyasında  sürecektir. 

       Irene  mahallede  13  yaşındaki  Benny  ile  tanışır.  Bu  küçük  kız  yankesicilik  yapmakta  ve  o paralarla  mahalledeki  yoksullara  yiyecek  götürmektedir.  Irenenin de  cüzdanını  çalmasına  rağmen  genç  kadın  onu  yargılamaz,  sadece  tanımaya  anlamaya  çalışır.  Böylece  aralarında  bir  yakınlık  doğar,  birlikte  zaman  geçirmeye  başlarlar.  Irene  Benny  ile  birlikte  şehrin  farklı  bir  yanını  keşfeder,  yoksulluğu,  acıyı,  sefaleti....

Benny  yaptığına  Irene ‘yi  de  ortak  eder.   Daha  önce  bencil  bir  çevresi  olan  Irene  için  tüm  bu  yaşadıkları  bambaşka  hisleri  de  beraberinde  getirir. 

Küçük  kız  hiç  umulmadık  bir  şekilde  trafik  kazasında  ölünce,  Irene  büyük  bir  çaresizliğin  içinde  bulur  kendini.  Ne  kariyeri,  ne  parası,  ne  lüks  yaşamı   duyduğu  ızdırabı  hafifletemez.  Benny nin  bıraktığı  yerden  o  devralır  işini  ve  yoksul  ailelere  yiyecek  taşır.  Fakat  bu  da  tatmin  edemez  genç  kadını.  Bunamlı  günlerinden  birinde,  yanıbaşında  küçük  kızın  varlığını  hisseder  ve  ağlayarak  ondan  ve  annesinden   Kendinden  geçmiş  bir  vaziyette  evin  alt  katına  iner.  Bu  sahne  filmin  etkileyici  anlarından  biri. Hayal  ve  gerçek  kolkola  muhteşem  bir  yolculuğa  çıkmışlardır. Huzurludurlar.  Irene  de  aynı  huzuru  hisseder.  Evin  alt  katında  bir  aşeviyle  karşılaşan  genç  kadın  kendi  gizli  kalbini  bulur.  Yüzleşir  onunla.  Ona  tutunur.   Sarıp  sarmalar  yeni  tanıştığı  o  kalbi.

Sonraki   sahnede  Irene  aşevinde  çalışmaktadır.  Benny  ile  ilgilenen peder  de  ona  yardım  etmektedir.  Genç  kadının   yüzüne  yansıyan   sükundan   anlayabiliriz   ruhunun   dinginliğini.  Fakat  paragöz  halası  yeğeninin  bu   halinden  hiç  de  memnun  değildir.  Pederi   kilisesini  kapattırmakla  tehdit  edince,   bundan   tedirgin  olan  genç  adam   Irene’ye   bu  işi  artık  tek  başına  üstelenemeyeceğini,   vakıflaşmasının   gerektiğini   söyler.   Irene  buna  karşıdır.  Şirketleşmenin  acımasızlığını  bilmektedir  çünkü.  O  kendi  çabasıyla  halletmek  istemektedir  her  şeyi.   Hayal  kırıklığına  uğrayan  Irene  tek  başınadır artık.  Kalabalıkların  içinde kimsesiz,  yapayalnızdır.  Irenenin  metrodaki  yürüyüşüne,   Andrea  Guecca’ nın  müziğinin  eşlik  ettiği  sahne  filmin  etkileyici  bölümlerinden   biri.  Ferzan  Özpetek  film  müzikleri  her  daim  başlı  başına  bir  dinleti  şölenidir.  Daha  önceleri  hoşlanmadığınız  şarkılar bile,  lavanta  bahçelerinden  süzülüp  gelmiş  hissi   oluşturan  görüntüler  eşliğinde  bir  başka  gelir  kulaklarınıza.

 Fakir  bir  kadınla  çocuğuna  mücevherlerini  veren  Irene  devam  eder  yürümeye.  Yıllardır  taşıdığı  yüklerinden  teker  teker  kurtulma  anıdır  bu.  Ne  kalabalık,  ne  gürültü  umurunda  değildir.  Ceketini  çıkarır.  Ardından   bluzunu,  eteğini,  ayakkabılarını,  çamaşırlarını.  Çırılçıplaktır  artık. Dupdurudur,  korunmasızdır.   Fondaki  müzik  ise  hala  salınmaktadır  ortalıkta.   

 Bir  psikoloğun  karşısında  görürüz  genç  kadını.  Konuşurlar,  dertleşirler.   Irene  ile  birlikte  annesinin  evine   gideriz   tekrar.   Alt  katta  yağlı boya  bir  portre   takılır  gözümüze.   Fotoğraf  çektirmekten  nefret  eden,  aynalara  tahammülü   olmayan  Andrea’nın resmidir  bu.  O resmin  kime  benzediğiyse  filmin  sürprizi.

Film  hafifçe  sarsıyor  izleyiciyi.  Ne  yaptığını,  ne aradığını, ne umduğunu,  ne bulduğunu  , ne bırakacağını  düşünmesini  istiyor.

Aytül   Bingöl

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder