KUTSAL YÜREK
Yönetmen : Ferzan Ozpetek
Senaryo : Ferzan Ozpetek, Gianni Romoli
Oyuncular : Barbora Bobulova, Andrea Di Stefano, Lisa Gastoni, Massimo Poggio, Camille Dugay Comencini
Orijinal Adı : Cuore Sacro
yapımcımcı Firma : Warner Bros
Yapım Yılı : 2005
Yapım Ülkesi : İtalya
Orijinal Dili : İtalyanca
Filmin Süresi : 120 dakika
Resmi Sitesi : http://www.cuoresacro.com/
Dağıtıcı Firma : AFS Film
Vizyon Tarihi : 25.11.2005
Yönetmen : Ferzan Ozpetek
Senaryo : Ferzan Ozpetek, Gianni Romoli
Oyuncular : Barbora Bobulova, Andrea Di Stefano, Lisa Gastoni, Massimo Poggio, Camille Dugay Comencini
Orijinal Adı : Cuore Sacro
yapımcımcı Firma : Warner Bros
Yapım Yılı : 2005
Yapım Ülkesi : İtalya
Orijinal Dili : İtalyanca
Filmin Süresi : 120 dakika
Resmi Sitesi : http://www.cuoresacro.com/
Dağıtıcı Firma : AFS Film
Vizyon Tarihi : 25.11.2005
En sevdiğim yönetmen
olan Ferzan Özpeteğin,
bazı eleştirmenlerce Cahil
Perilerden sonra en
iyi ikinci filmi
olarak gösterilen ama
bana göre ilk
sırada yer alan
Kutsal Yürek, başlar başlamz alıveriyor
kalbinizi avuçları içine,
film boyunca örseliyor,
hırpalıyor sonra da
iyileştiriveriyor tekrar. Neden bu dünyadayız sorusuna
cevap ararken, diğer
yandan da iyi
ve kötü kavramlarını
irdeliyor. İnsan olabilmenin
anlamını sorguluyor.
Ferzan Özpetek filmlerinin
müzikleri her daim
başlı başına bir
dinleti şölenidir. Daha
önce dinleyip de hoşlanmadığınız şarkılar bile, o
peri masalını andıran
sahneler eşliğinde bir başka
gelir kulaklarınıza.
Film zengin bir
aileye mensup, başarılı işkadını
İrene ile çıkar
karşımıza. Acımasız halasıyla
birlikte, dedesinin kurduğu
holdingi yöneten bu
genç kadın, milyarder ailesinin
ona sunduğu hayatı
yaşarken, kendi kendine
mutlu olup olmadığını
bile düşünmeden, iş
yaşamının katı kurallarıyla
boğuşmakta, zalim çarklarının
arasında dönüp durmaktadır.
Bu zengin aileye
sahip oldukları mal
mülk yetmemiş olacak ki,
İrene’ye çoukluğundan beri
hiç görmediği soprano
olan annesi Andrea’dan
kalan evi yıktırıp,
stüdyo daireler yaptırmaya
karar verirler.
Irene evi gezerken,
Andrea’nın emektar uşağından
onun hayat felsefesini
dinler, gizli dünyasına
adım atar ve annesinin sıradışı
biri olduğunu farkeder.
Genç kadın o evde kendisininkine hiç benzemeyen bambaşka
bir yaşam bulur. Seyirci Ferzan
Özpetek filmlerindeki peri
masalı izlerini, Kutsal
Yürekde Andreanın dünyasında
sürecektir.
Benny yaptığına Irene ‘yi
de ortak eder. Daha
önce bencil bir
çevresi olan Irene
için tüm bu
yaşadıkları bambaşka hisleri
de beraberinde getirir.
Küçük kız hiç
umulmadık bir şekilde
trafik kazasında ölünce,
Irene büyük bir çaresizliğin içinde
bulur kendini. Ne
kariyeri, ne parası,
ne lüks yaşamı duyduğu
ızdırabı hafifletemez. Benny nin
bıraktığı yerden o
devralır işini ve
yoksul ailelere yiyecek
taşır. Fakat bu
da tatmin edemez
genç kadını. Bunamlı
günlerinden birinde, yanıbaşında
küçük kızın varlığını
hisseder ve ağlayarak
ondan ve annesinden
Kendinden geçmiş
bir vaziyette evin
alt katına iner.
Bu sahne filmin
etkileyici anlarından biri. Hayal
ve gerçek kolkola
muhteşem bir yolculuğa
çıkmışlardır. Huzurludurlar.
Irene de aynı
huzuru hisseder. Evin
alt katında bir
aşeviyle karşılaşan genç
kadın kendi gizli
kalbini bulur. Yüzleşir
onunla. Ona tutunur. Sarıp
sarmalar yeni tanıştığı
o kalbi.
Sonraki sahnede
Irene aşevinde çalışmaktadır. Benny
ile ilgilenen peder de
ona yardım etmektedir. Genç
kadının yüzüne yansıyan
sükundan anlayabiliriz ruhunun
dinginliğini.
Fakat paragöz halası
yeğeninin bu halinden
hiç de memnun
değildir. Pederi kilisesini
kapattırmakla tehdit edince,
bundan tedirgin
olan genç adam Irene’ye bu
işi artık tek
başına üstelenemeyeceğini, vakıflaşmasının gerektiğini
söyler. Irene
buna karşıdır. Şirketleşmenin acımasızlığını bilmektedir
çünkü. O kendi
çabasıyla halletmek istemektedir
her şeyi. Hayal
kırıklığına uğrayan Irene
tek başınadır artık. Kalabalıkların
içinde kimsesiz,
yapayalnızdır. Irenenin metrodaki
yürüyüşüne, Andrea Guecca’ nın
müziğinin eşlik ettiği
sahne filmin etkileyici
bölümlerinden biri. Ferzan
Özpetek film müzikleri
her daim başlı
başına bir dinleti
şölenidir. Daha önceleri hoşlanmadığınız şarkılar bile, lavanta
bahçelerinden süzülüp gelmiş
hissi oluşturan görüntüler
eşliğinde bir başka
gelir kulaklarınıza.
Fakir bir
kadınla çocuğuna mücevherlerini veren
Irene devam eder
yürümeye. Yıllardır taşıdığı
yüklerinden teker teker
kurtulma anıdır bu.
Ne kalabalık, ne
gürültü umurunda değildir.
Ceketini çıkarır. Ardından bluzunu, eteğini, ayakkabılarını, çamaşırlarını. Çırılçıplaktır
artık. Dupdurudur, korunmasızdır. Fondaki müzik ise
hala
salınmaktadır ortalıkta.
Bir psikoloğun karşısında
görürüz genç kadını.
Konuşurlar, dertleşirler. Irene
ile birlikte annesinin evine gideriz
tekrar. Alt
katta yağlı boya bir
portre takılır
gözümüze. Fotoğraf
çektirmekten nefret eden, aynalara
tahammülü olmayan Andrea’nın resmidir bu. O
resmin kime benzediğiyse
filmin sürprizi.
Film hafifçe sarsıyor
izleyiciyi. Ne yaptığını, ne aradığını, ne umduğunu, ne bulduğunu
, ne bırakacağını
düşünmesini istiyor.
Aytül Bingöl
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder