Yapım:
|
2009 - İngiltere,
Avustralya, Fransa,
|
Tür:
|
|
Süre:
|
119 dakika
|
Yönetmen:
|
|
Oyuncular:
|
|
GörüntüY:
|
|
Senaryo:
|
|
Yapımcı:
|
Tarzını kendime yakın
bulduğum Jane Campion’un en
sevdiğim filmi.
Campion ilk çıkışını 1993 yılında The Piano
ile yapmıştır. Kitabı kadar
beğendiğim tek film olan Piano’yu
izledikten sonra diğer
filmleriyle de buluşma şansını
yakaladığım yönetmen, pırıltılı
kadınsı dokunuşlarını anlatımına
çok dozunda ekliyor.
Ve bu dokunuşlar,
onun filmlerine farklı
bir lezzet, lila
renkli bir şiirsellik
katıyor.
Jane Campion Oscara
aday gösterilmiş dört
kadın yönetmenden bir tanesidir. The Piano ile en iyi
özgün senaryo oscarını almış,
yine aynı filmle
Altın Palmiye ödülüne
layık görülmüştür.
1818 yılında Londra
yakınlarında geçen ve
yirmi beş yıllık yaşamına üç adet
şiir kitabı sığdıran
romantik akımın önde
gelen şairlerinden John
Keats’in, komşusu Fanny
Browne ile yaşadığı
zor bir aşkı anlatmakta
olan filmin gerçekçiliği
belki de burada
gizli. Zor bir
aşk çünkü, kendilerince nedenleri
olan Fanny’nin annesi
ve John’un en
yakın arkadaşı bu
birlikteliğe karşı. Zor
bir aşk çünkü o
dönemin şartları içinde,
hiç bir serveti bulunmayan
Keats ile Fannynin
evlenebilmeleri imkansız. Zor
bir aşk çünkü
genç şairin ciddi
sağlık problemleri var.
Ama aşk her
zaman güçlü ve
yenilmez. O yüzden
bu kadar değerli....
Filmin en önemli
özelliklerinden birisi de,
tabiat aşığı resim severlerin ellerinden
çıkmışcasına insanı hayran
bırakan doğa görüntüleriyle süslenmiş
sahneler. O anlarda
filmin içine karışmak,
kırlarda dolaşıp, küçük
bir kız çocuğu masumiyetiyle çiçek
toplamak isteği sarmalıyor
izleyeni.
Finale doğru, sevdiği
adamdan gelen kötü
bir haberle kahrolan
Fanny’nin, nefes alamadığını
söylediği performans, izleyenlerin
onunla aynı acıyı
hissetmelerini sağlayacak kadar
iyi bir oyunculuk
gösterisine dönüşüyor ve
doğal olarak filmin
en etkileyici sahnelerinden
biri oluyor.
Brıght Star yaşanmış
bir aşk hikayesini
anlatıyor. Anlatırken duygusallığı,
duygu sömürüsünden uzakta
tutuyor hep. Seyircinin
bunu hissetmesine asla
izin vermiyor. Aşkın
hallerini çok sade
bir şekilde seriyor gözler
önüne. Gerçek aşkın
olmadığını düşünenlere, “Hayır, var !”
diye haykırabilmenin en iyi nedeni bu film
bence.
Aytül Bingöl
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder