17 Aralık 2012 Pazartesi


BAB_ I  ESRAR

Türü : Roman

Sayfa Sayısı : 396

Basım Yılı : 2012

Yayınevi : Doğan Kitap

Yazarı : Ahmet Ümit

 

    Kitabı ilk elime aldığımda isminden etkilemiştim. “Oku, sırlarıma vakıf ol!” diye fısıldıyordu adeta. Ben de bu fısıltıya kulak verdim. Yediyüz yıldır hala gizemini koruyan Şemsi Tebrizi cinayetini irdelemesine karşın,  Bab_ı Esrar’ı sadece bir gerilim romanı olarak nitelemek yanlış olur. Ahmet Ümit’in romanlarındaki polisiye lezzetler bu romanda arka planda kullanılmış.

Bab_ı Esrar bir sırlar kitabı. Şiirsel, destansı, mistik, fantastik bir roman. Hayatın amacını, aşkın manasını, inancın derinliğini sorguluyor. Maddi ve manevi yaşamın farklı yönlerini gözlemleyerek ezoterik bir kimlik katıyor yazar anlatımına.  Mevlevilik baz alınarak, din, gerçek aşk, inanç, mana hayatı üzerine okuyucuyu düşünmeye, araştırmaya iten farklı konuları koyuyor ortaya.

   Kitapta ilk tanıştığımız karakter, Londralı bir sigortacı olan Karen Kimya. Annesi Susan ingiliz, eski bir hipi. Babası, Karen oniki yaşındayken onları terkeden ve bir daha hiç görmediği Konyalı mevlevi Poyraz. Rüzgarlı bir günde mevlevihanenin kapısına sepet içinde terkedilmiş bir çocuk. Karen’in babası doğunun mistisizimini, annesi batı kültürünü temsil ediyor. Karen batının kapitalist sistemiyle büyümüş bir genç kadın. Onları terkettiği için babasına büyük bir öfke duyuyor. Anne Susan romanda sadece telefonun ucunda bir ses olarak betimlense de, hayatla ilgili çarpıcı yorumlarıyla zaman zaman şaşırtıyor okuyucuyu. Karen babasıyla birlikte küçük bir kızken geldiği Konyaya bu kez iş için gelmiştir. Sigorta şirketine 3000 paunda malolacak bir iştir bu. Ziya Kuyumcuzade’nin sahibi olduğu Yakut otelde çıkan yangını araştırmaktır görevi. 

     Karen bu efsunlu şehre ayak basar basmaz tuhaf duygulara kapılır. Babasının verdiği fakat hiç kullanmadığı Kimya ismiyle çağrıldığını duyar. Bu gizemli sesin sahibini bulmaya çalışırken, rüya ile gerçek arası bir şekilde karşılaştığı siyahlar içindeki derviş ona bir yüzük verir. Kanayan bir yüzüktür bu. Karşılaştığı dervişin Şemsi Tebrizi olduğunu anlamasıyla kendini bir maceranın içinde bulur. Şems genç kadına kendisini cinayete sürükleyen olayları gösterir. Karen tüm olanları Şems’in bedenine girerek yaşar. Şems’in gözleriyle bakmaktadır hayata.   Bu rüya aleminde hayallerle başbaşayken, öte yandan da, otelin kundaklandığını ispatlamaya çalışmaktadır.

     Karen’in özel hayatı da oldukça karmaşıktır. İngiliz bir doktor olan sevgilisi Nigelden hamiledir. Fakat Nigel çocuğu aldırmasını ister oysa Karen bu konuda kararsızdır. Bu karmaşıklık içinde, babasının üyesi olduğu dergahın müritlerinden, aynı zamanda da Poyraz’ın en iyi dostu ve Yakut otelin sahibi Ziya’nın babası İzzet efendiyle tanışır. Bu yaşlı adamla yaptığı sohbetler mevlevi felsefesiyle ilgili doneler verir genç kadına.

Şems’in hayatına doğru çıktığı astral yolculukta, ona babasının verdiği ama o güne kadar hiç kullanmadığı Kimya ismi eşlik etmektedir kendisine. Şems’in anlatmaya çalıştığı sırra Karen bir çok badire atlattıktan sonar vakıf olabilecektir. Nihayet, Karen hayatın anlamını çözer. Çocuğunu doğurmaya karar verir. İşle ilgili konu da bir çözüme ulaşır. Kanayan yüzüğün manasını idrak eder ve babasını affeder, ruhunu özgürlüğe bırakır.

    Roman kayıp  babasıyla doğmamış çocuğu arasında kalmış bir kadın gözüyle yazılmış. Hikaye, bir yüzük üzerinden büyük bir sırrın perdesini aralıyor. Olayların  kurgusu gayet başarılı, kahramanların arasındaki örgüler ustaca kurulmuş. Ahmet Ümit romanına, mevleviliğe, tarihe, Konya’menkıbeler de yerli yerinde ve hikayenin lezzetini artırıyor.

Kuranı Kerim ve Mesnevinin haricinde, Şems’in Makalat, Ahmet Eflaki’nin Ariflerin Menkıbeleri, Feridüddin  Attar’ın Mantık Al Tayt, İbnül Arabi’nin Fusus’l Hikem kitaplarından yapılan  alıntılar,  Bab_ı Esrar’da tasavvufla gerilimi biraraya getirip, çok güzel bir hikaye oluşturuyor.

Konya’yı geçen sene ziyaret etmiştim. Kitabı bitirdiğimde, bir kez de, elimde Bab_ı Esrar’la gitmek, o mekanlarda okumak arzusuna kapıldım romanı.

Aytül Bingöl

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder