KURALDIŞI
Kuralların yıkılmak için olduğu söylense de, hepsini
kapsamamaktadır bu söz. Evet zordur kurallara uymak. Gün gelir kısıtlandığınızı
hissedersiniz. Duvarları kimse tarafından görünmeyen ama sizin varlığını hep
duyumsadığınız bir hapishanede gibisinizdir. Toplum, koyduğu kurallarla hızla
sizi homojenleştirmek için uğraşırken, öte yandan da her ailenin kendine has
kuralları, tek ortak yanları olan bireyin farklılıklarını tırpanlama görevini
yerine getirdikten sonra, gönül rahatlığıyla sizi aynı insanlardan oluşmuş
topluma emanet etmek üzere çabalar
dururlar. İyi bir şey yaptıklarına inanmaktadırlar tüm kalpleriyle. Herkesi
benzer yapan, farklı olanı hemen ayıklayan,başka başka renklere izin vermeyen,
aykırı sesleri susturan, başını kardelenler misali kaldırmaya çalışanları
anında eziveren bu sosyal düzeni yıkmak belki de insanlığı kurtaracaktır. Tek
önemli olan sizsiniz, önce sizsiniz. Kendinizi iyi hissetmeniz, kendinizden
memnun olmanız önemli. Sizi bu duygulardan uzaklaştıran her şeyi elinizin
tersiyle itin hiç çekinmeden. Buna sonuna kadar hakkınız olduğunu asla
unutmayın.
Bir de bu konunun başka bir yönü var. Bazı kurallara
uymamız hayati bir zorunluluktur. Her gün bu ülkede trafik kazaları oluyor.
Alıştık mı artık bunlara, kanıksadık mı! Her yaz gençler boğularak hayata veda
ediyorlar. Farkında mıyız! İş kazalarında, depremlerde, sellerde insanlar
ölüyorlar. Alınabilecek küçük önlemlerle, bazı kurallara uyularak
kurtarılabilecek nice hayat yok olup
gidiyor. Medeni ülkelerin hiç birinde yaşanmayan kazalar neden bizim ülkemizde
yaşanıyor. Bunu hiç sorguluyor muyuz!
Alkollü araba kullanıyor ama emniyet kemeri
kullanmıyoruz, trafik kurallarına uymuyoruz, yüzmenin yasak olduğu yerlerde
yüzüyor, baraj kenarlarında piknik yapıyor,iş güvenliğini göz ardı ediyor,
ormanlarda ateş yakıyor, hala deprem yönetmeliğine uygun olmayan konutlarda oturuyoruz.
Hayatımızı kurtaracak yasaklara uymazken, hayatımızı
kısıtlayan her dayatmaya sorgusuz boyun eğiyoruz. Nedir bu! Cehalet mi,
vurdunduymazlık mı, umursamazlık mı, geleneksellik mi, alışkanlık mı! Her neyse
vazgeçmeliyiz bir an önce. Yanlış neredeyse artık düzeltmenin zamanı. Geç
kalınmış olsa da, hiç bir şey için geç değildir deme zamanı. Artık bu toplumun
kendine gelme zamanı...
AYTÜL BİNGÖL