20 Ağustos 2012 Pazartesi

EKMEK ARASI RÜYA

EKMEK ARASI RÜYA_ NAZLI ERAY

( Bu yazım Martı dergisi 2012 ağustos sayısında yayınlanmıştır.)
Ekmek Arası Rüya
YAZAR: NAZLI ERAY
YAYINEVİ : CAN YAYINLARI
BASIM TARİHİ : 2006 – 2011
SAYFA SAYISI : 150
TÜRÜ : DENEME

Ekmek Arası Rüya Nazlı Eray’ın gazete yazılarından derlenmiş, öykülerindeki lezzeti bulabileceğiniz bir başucu kitabı. Kahramanlar kadar olayların geçtiği mekanlar da detaylı olarak ele alınıyor. Yazarın İstanbul’daki çocukluk anılarının yanısıra Ankara, Bodrum, Adana, Sinop, Floransa, Napoli gibi şehirleri de muhteşem tasvirler sayesinde, gitmemiş olsanız bile hayalinizde canlandırabiliyorsunuz.
Ekmek Arası Rüya Nazlı Eray’ın gözündeki bir problemden dolayı Pasifik Günleri’nden sonra dikte ettirdiği ikinci kitabı. Yazar, yaptığı bir röportajında bu kitabından “Okuruma sunduğum bir çiçek buketi. Bir kutu karışık lokum.” diyerek, kendine özgü hoş üslubuyla bahsediyor.
Kitabın konukları arasında, bir gün aniden sevgili yazarımızın kapısını çalıveren Marilyn Monroe, bir televizyon programına çıkan Wody Allen, İstanbul sokakları kazan o kepçe gezinip duran Stalin, bir çamaşır mağazasında alışveriş yapan kadınları öldüren çapkın Casanova, rüyada kısa bir sohbet edilen Nietzsche de var.
Edebiyatımızın kızıl saçlı kraliçesi Nazlı Eray’ın, uçuş uçuş satırları arasında bizlere göz kırpan ne çok tanıdık isim var ekmeğine arkadaşlık eden rüyalarında. Özellikle, hayranı olduğu Marilyn Monroe ile, sevgili yazarımızın başka romanlarında da buluşacak, kimi kez hüzünlü kimi kez binbir renkli alemlere dalacaksınız birlikte. Holywood’un sarı saçlı efsane kadını, edebiyatımızın kızıl saçlı kraliçesiyle her biraraya geldiğinde, yüreğinize başka başka hareler ekleyecekler. Marliyn Monroe’nun hep kapalı tuttuğu kalbinin derinlerine, yazarımız o sihirli kalemini her değdirdiğinde, küçük bir kapıyı daha açmayı başarıyor ve küçük kapılar açılmaya başladığında birer birer, yaşanmış acılar gri pembe sis bulutlarının ardına kaçışıyorlar.
Daha başka isimlerle de kesişecek yollarınız Ekmek Arası Rüya’da. Frank Sinatra’nın, Elizabeth Taylor’ın, Eddie Fısher’in, Howard Hughes’ un, Ewa Brown’ın, Hitler’in, Marlene Dietrich’in gizli dünyalarına şöyle bir göz atacak, hatta belki bir kaç ufak sırlarına bile ortak olacaksınız. Sonra, ünlü olsalar da sizinkilerle benzer acılara, benzer sevinçlere sahip olduklarını göreceksiniz. Bu, tuhaf bir huzur sunacak ruhunuza.
Bir de, yabancısı olduğumuz kederli bir kadın yüzü var satırların arasına saklanmış olan ; Melek Kobra. Acaba kızıl saçlı kraliçemiz günlerden bir gün onu da katar mı kahramanları arasına diye düşündüm kendi kendime.
Ekmek Arası Rüya sizi hiç uyanmak istemeyeceğiniz tatlımsı düşlere sürükleyecek.

Aytül Bingöl

AZİYADE

      AZİYADE







MARTI DERGİSİ AĞUSTOS 2012 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

YAZAR: PIERRE LOTİ

YAYINEVİ : VARLIK

BASIM TARİHİ : 1992

ÇEVİRMEN : NAHİT SIRRI ÖRİK

SAYFA SAYISI : 149


1879 da yayınlanmış bir aşk romanı olan Aziyade, edebiyat çevrelerinde fazlaca değer bulmasa da, 188’lü yılların İstanbulunu anlatması ve bir batılının gözünden doğuyu yansıtması bakımından önemlidir. Yazarın Aziyadeye duyduğu aşk, İstanbula olan aşkıyla perçinlenmiştir ve Loti her cümlesiyle hissettirmektedir bu duygusunu okuyucusuna.
Gerçek adı Julıen Vıaud olan Pıerre Loti, teğmen olarak görevli gittiği Selanik’de bir türk kadını olan Aziyade ile tanışır ve ona aşık olur.
Doğu kültürüne oldukça yoğun bir ilgi duyan Lotinin yolu, bir süre sonra İstanbula düşer. Bu şehirden öylesine etkilenir ki, bir türk gibi giyinip, başında fesi, elinde tesbihiyle, şehrin bütün sokaklarını, camiilerini, kahvehanelerini , çarşılarını gezer. Eyüp sırtlarındaki pek sevdiği ve sıkça uğradığı kahveye isminin verilmesi de, onun İstanbul hayranlığının bir simgesidir.
Aziyade ile birlikte bu büyülü atmosferde doludizgin aşklarını yaşamaya devam ederlerken, ailesinden gelen mektuplardaki ülkesine dönme çağrısına daha fazla kayıtsız kalamayan Loti, sevdiği kadını da, İstanbulu da ardında bırakarak Fransa’ya gider.
İstanbul’a tekrar döndüğünde ise, sevdiği kadının onun hasretine dayanamayarak öldüğü haberiyle derinden sarsılır. Topkapıdaki Aziyade’nin mezarını bulup, sık sık ziyaret etmeye başlar. Hatta, mezar taşının bir örneğini yaptırıp, yanında Fransa’ya götürür. Kendisinin yokluğunda mezarın bakımıyla, yazarın Hayal Kadınları romanına konu olan diplomat Nuri beyin kızları ilgilenmişlerdir.
Aziyade aşk romanı olmasının yanısıra bir dönem romanıdır. O zamandaki insanların yaşayışları, günlük hayatları, adetleri İstanbul manzaraları eşliğinde öylesine akıcı bir dille aktarılmıştır ki, gözlerinizi kapattığınızda, kendinizi Göksuda bir kayık sefasında, Adalarda bir kır gezintisinde veyahut Kapalıçarşıda hararetli bir alışverişte bulmanız içten bile değildir. O eski zamanlara özgü kokular, sesler, fısıltılar, titreyişler de sizinle olacaktır bu gizemli İstanbul gezinizde. Böylesine bağlandığı şehri bu kadar güzel tasvir edebilen yazar, meşrutiyetin ilanı, padişahın kılıç kuşanma merasimi gibi önemli konuları da, bir yabancının gözünden detaylı olarak anlatmayı ihmal etmemiştir..
Fransa’daki Pıerre Loti müzesini ziyaret etme fırsatı bulanlar, orada İstanbul’a ait pek çok hatıra ile karşılaşacaklardır.


AYTÜL BİNGÖL

4 Ağustos 2012 Cumartesi

MARTI DERGİSİ

MARTI DERGİSİNİN AĞUSTOS SAYISINDA NAZLI ERAY'DAN EKMEK ARASI RÜYA, PIERRE LOTI'DEN AZİYADE KİTAPLARININ TANITIMIYLA YER ALIYORUM. OKUYALIM, DERGİMİZE DESTEK VERELİM.