28 Ağustos 2011 Pazar

TÜRKİYE'DE KADIN OLMAK

 

Boynunda bir namus yaftasıyla dolaşmak zorunda bırakılmaktır  Türkiye’de kadın olmak. Boşanmışsa dul kadın, evlenmemişse evde kalmış, çocuğu yoksa kısır, dekolte giyiniyorsa hafifmeşrep, çok gülüyorsa oynak, çok geziyorsa sürtük, bir erkekle ilişkisi varsa o… diye etiketlenmektir.
Türkiye’de kadın olmak, ayıplarla, önyargılarla, geri kafalılıkla savaşmaktır. Fikrini savunamamak, düşünememek, konuşamamak, gülememek, içinden geldiği gibi davranamamak, hakkını arayamamaktır.
Türkiye’de kadın olmak. “Ben bilmem beyim bilir.” deyince, aldatılmaya, şiddete göz yumunca, erkeğin gerisinde kalınca “Hanımefendi”, bunlara itiraz edince “Feminist” diye adlandırılmaktır.
Türkiye’de kadın olmak, bedeninden, cinselliğinden, kadınlığından utandırılarak eğitilmek, her zaman bir cinsel obje olarak görülmektir. Sustuğunda, gözlerini yerden kaldırmadığında, başı eğik olduğunda, “Terbiyeli” sıfatıyla  ödüllendirilirken, tam tersini yaptığında ahlaksız olmaktır.
Genç kızlığa adım attığında, bundan bahsetmenin yakışıksızlığı fısıldanırken kulağına, ailedeki oğlan çocuklarının erkekliğe adım atışlarının düğünlerle kutlanmasını şaşkınlıkla izlemektir Türkiye’de kadın olmak.  Ana babaların, oğullarının çapkınlıklarından böbürlenerek bahsederken, kızlarının bir erkekle çay içmesinin bile namuslarını iki paralık etmesine tanık olmaktır. Ağabeyi mahallenin bütün kızlarıyla gezip tozarken, kendinin bir sınıf arkadaşına bile selam vermekten çekinmesi, kocasının, mini etekli kadınlara salyalarını akıtarak bakarken, kendine kısa kollu elbise dahi giydirmemesine karşı gelememesi,  kızkardeşlerine aynısı yapılınca kavga çıkaran adamların, ona yollarda laf atmalarını sineye çekmesidir.
Türkiye’de kadın olmak, emeğiyle başardığı her iş için, “Kimbilir kimlerle düşüp kalktı.” İftirası atılmasıdır. Aynı işi yaptığı halde erkeklerden daha az ücret almak, daha başarılı olduğu halde terfi ettirilmemektir.
Türkiye’de kadın olmak, dayak yediğinde hak ettiği, taciz edildiğinde arandığı düşünülmek, tecavüze uğradığında bile suçlanmaktır. Türkiye’de kadın olmak, hayat kadınlarına tecavüz edenlere mahkemede verilen ceza indirimlerini, kocası tarafından öldürülen kadınları, küçücük kızlara yapılan işkenceleri televizyonda izlemek ve içi sızlamaktır.
Türkiye’de kadın olmak, her türlü şiddete maruz kalmak, polise gidince ciddiye alınmamak, devlet tarafından korunmamaktır.
Okula gönderilmemek, istediğiyle evlenememek, daha küçücükken babası yaşında adamlara satılmak, zorla evlendirilmek, mal gibi kullanılmak, üzerine kuma getirilmek, töre cinayetine kurban gitmektir.
“Saçı uzun aklı kısa” sözünü omuzlarında bir yük gibi taşımaktır. Hor görülmek, aşağılanmak, küçümsenmek, ayıplanmak, suçlanmaktır.
Türkiye’de kadın olmak, baskıcı, ikiyüzlü bir toplumda nefes almaya çalışmaktır. Her şeye rağmen başı dik durmak, Halide Edip, Sabiha Gökçen, Nene hatun, Türkan Saylan olabilmektir.